Arı Problemleri

Arıcılıkta verimli olabilmenin yöntemlerinden bir tanesi de, arı problemlerini iyi bilmek ve bir problemin varlığından şüphelenildiğinde çözüm bulabilmektir.

Arı problemleri çoğu zaman gözle görülen net nedenlere dayanmayabilir. Dikkatli bir arıcı arı davranışlarını, kovana giriş çıkış şekillerini takip ederek problem olup olmadığını anlayabilir.

Farkına varılmayan ya da çözümü geciken problemler sonuç olarak koloni kayıplarına neden olur.

– Arılarda hırçınlık
– Arıların kovanı terketmesi
– Oğulun kovanı terketmesi
– Ana arı problemleri
– Yalancı ana
– Yağmacılık
– Arılarda durgunluk

Arılarda Hırçınlık

Arı kolonilerinin hırçın ya da sakin oluşu genelde sahip olunan arı ırkayla ilgilidir. Aynı arılıkta bazı aileler son derece sakin davranıp arıcıyı sokma davranışı göstermezken, bazı arılar ise son derece hırçın olurlar. Arılıkta mümkün olduğunca sakin kovanlardan ana arı üreterek çok hırçın olan ve arıcıyı canından bezdiren kovanlara verilmelidir.

Eğer arının hırçınlığı ırk özelliklerinden kaynaklanmıyorsa bu kolonideki bir takım problemlerin işareti olabilir. En büyük problem ise kovandaki besin miktarının kritik seviyeye inmiş olmasıdır. Arazide nektar kaynaklarının bol olduğu dönemlerde arılar genelde çok sakin olurlar.

Arıları genelde hırçınlaştıran faktörler ve dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

a) Kovan muayenesini genelde işçi arıların arazide olduğu saatlerde yapmak gerekir. Çünkü dışarıda çalışan işçi arılar, kovan içinde çalışan genç arılara nazaran daha sokucu olurlar. Sabah güneşin doğmasıyla birlikte öğle sıcağı bastırmadan az evvelki zamana kadar olan süre en iyisidir. Öğle sıcağının bastırdığı saatlerde kovanı kesinlikle açmamak gerekir.

b) Fırtınalı, yağmurlu, soğuk ve rüzgarlı havalarda kovan kapağını açmak arıları fazlasıyla hırçınlaştırır.

c) Arılığın içine korkulu ve telaşlı hareketlerle girmek de yanlıştır. Ani hareketler arıları koruma içgüdüsüyle hırçınlığa sevkeder.

d) Kolonya, esans, parfüm gibi sert kokulu şeyler sürerek arılığa yaklaşmamak gerekir. Bu tür sert kokular koklama duyusu çok gelişmiş olan arının dikkatini çeker ve onları hırçınlaştırır.

e) Arı yığınları üzerine üflemek, nefesi doğrudan arıların üzerine doğru vermek de arıyı kızdırır.

f) Kovan bakımı yapılacağı zaman gayet sakin ve seri hareket etmek gerekir. Özellikle üst örtüsünü açarken aşırı gürültü çıkarmak, ya da çerçeveleri zorlayarak çıkarırken sağa sola çarpmak yine arıları hırçınlaştıran sebeplerden birisidir.

g) Arıların uçuş yolları üzerinde durmamak gerekir. Özellikle kovan muayenesi esnasında kovanın arkasında durmak gerekir. Eğer kovanın önünde durulursa arı kolonisi bunu kendisine bir saldırı olduğunu zannederek hırçınlaşır.

Arıların Kovanı Terketmesi

Arıların genelde kovanı terk etmesinin iki önemli sebebi vardır. Birinci sebep kovandaki besin stokunun bitmesidir. Besin stoku kritik seviyeye indiğinde yaşlı arılar genç arılara yaşama şansı sağlamak için toplu olarak kovanı terk eder. Buna açlık oğulu adı verilir. Besin bittiği zaman ise arılar toplu olarak kovanı terk eder.

İkinci terk sebebi ise ana arının ölmesidir.

Kovan içine arının hiç hoşlanmadığı, gaz, motorin, benzin gibi bir maddenin bulaşması; kovanın fiziki olarak zarar görüp artık güvenli bir barınak olmayışı; kovan içinin rutubet alarak aşırı derece küflenmesi ve güvelenmesi gibi sebeplerle de arılar kovanı terkedebilir.

Oğulun Kovanı Terk etmesi

Zaman zaman kovana konan oğulun bir süre sonra kovanı terk ederek kaçtığı görülür. Bunun sebepleri ve engelleme yöntemleri şunlardır:

a) Genelde oğul arısı konan kovan güneş altında bırakılırsa, içeride bunalan arı kovanı terk eder. Bu sebeple oğul kovana konulduktan sonra hemen serin bir yere alınmalı bu mümkün değilse kovan üzerine dal parçası vs koyarak güneşin etkisi azaltılmalıdır. Ayrıca aşırı sıcak yüzünden oğulların asıldığı suni peteklerde eriyerek yerinden düşebilir.

b) Kovanda arının hoşlanmadığı bir koku bulunması. Eğer kovan iyi bir yerde muhafaza edilmemişse içine bir takım kötü kokular sinmiş olabilir. Ya da kovanın içi boyanmış olabilir. Arıyı koymadan önce kovanı koku yönünden de kontrol etmeli ve gereken önlemleri almalıdır.

c) Anaarı kovana konulmamıştır. Anaarı konduğu yerde kalmış, yere düşmüş ya da bir kuşa yem olmuş olabilir. Böyle bir durumda oğul arısı çıktığı kovana geri döner.

d) Kovan arıya dar gelmiş olabilir. Çok güçlü çıkan bir oğul konduğu kovana sığmayabilir. Oğul arısının kovanı terk etmesi engellemek için varsa kovana ballı bir petek koymalı ya da şerbet vermelidir. Diğer kovanlardan alınacak açık yumurtalı bir petek de arının kovanı terketmesini engelleyecek önlemlerden birisidir.

Ana Arı Problemleri

Kovandaki en büyük ana arı problemi, ana arının artık yaşlanmış olmasıdır. Ana arının yaşlanmasıyla birlikte günlük yumurta sayısını azalacağından, o kovan artık güçlenip gelişemez. Yaşlanan ana arı artık zaman zaman dölsüz yumurtalar da bırakmaya başlar ve kovandaki erkek arı sayısı artar.

Birinci oğuldan sonra çıkan oğullardaki analar dölsüzdürler. Hastalık ya da hava şartlarının uygun olmayışı gibi sebeplerle döllenme uçuşuna çıkamayan bu ana arılar dölsüz yumurtlamaya başlarlar. İşçi arısı çoğulmayan kovan zamanla sönmeye yüz tutar.

Ana arının sakatlanması özellikle ön bacaklarının sakatlanması ve kopması neticesinde hem arının yumurta sayısı azalır hem de dölsüz yumurta bırakır.

Ayrıca Ana arının bitlenmesi ya da başka bir hastalığa yakalanması da kovanın gelişmesini enlgelleyen nedenlerden bir tanesidir.

Genelde güçlü koloniler problemli olan ana arılarını kendileri değiştirirler. Fakat ana arının koloni tarafından değiştirilmesi zamanlaması çoğu zaman arıcının istemediği bir zamana denk gelir. Bu yüzden ana arısı problemli olan kolonilerin ana arıları arıcı tarafından zamanında değiştirilmelidir.

Yalancı Ana

Arı kolonisi herhangi bir sebepten anasız kalır ve ana arı yetiştirme imkanından yoksun olursa, ümitsiz kalan işçi arılar aralarından seçtikleri bir işçi arıyı besleyerek kendilerine ana arı yaparlar. Döllenmemiş olduğu için işçi arı yumurtası bırakma gücüne sahip olmayan bu arıya yalancı ana arı denir. Yalancı ananın bıraktığı yumurtalardan sürekli erkek arı çıkacağı için bu kovan kısa zamanda sönmeye mahkum olur. Kendine yalancı ana yapmış olan kovana daha sonra ana arı, ya da ana arı memesi bulunan petek verilse bile, arılar bunu kabul etmez. Verilen ana arı hemen öldürülür, ana arı memeleri ise imha edilir. Bir kovanda yalancı ana arı olduğu şu şekillerde anlaşılabilir:

a) Erkek arılarda artış, işçi arılarda azalış, yalancı ananın varlığının en büyük kanıtıdır.

b) Yalancı ana arı petek gözlerine gelişi güzel yumurtlar. Normal ana arı yumurtayı peteğin tam ortasına bırakır. Ama yalancı ana arının bıraktığı yumurtalar petek gözlerinin sağında ya da solunda olduğu gibi, bazı gözlere iki tane yumurta bıraktığı da olur.

c) Kurtçuklar petek gözlerinde normal kurtçuklara göre daha iri dururlar.

Yalancı analardan kurtulmak için kovan arılıktan 100-200 metre uzağa götürülür ve bir çarşafın üzerine bütün arılar silkilir. Götürülen kovanın yerine boş bir kovan konulur. Duman ya da tüyle çarşaf üzerindeki arılar uçmaya zorlanır. İşçi arılar uçarak eski kovanlarının yerine konmuş olan yeni kovana girerler. Yalancı analar hem beslenip irileştikleri için uçamazlar, hem de uçsalar bile sürekli içerde oldukları için kovanın yerini unuttuklarından yerlerine dönemezler.

Bu şekilde yalancı anadan kurtarılmış olan kovan mevcudu azsa, başka bir kovanla birleştirilir. Mevcudu yeterliyse yaklaşık 48 saat bekletildikten sonra usulüne uygun olarak ya bir ana verilir ya da ana memesi olan bir çerçeve kovana konulur. İkisi de mümkün olmuyorsa, güçlü kovanlardan birinden alınan taze yumurtalı bir çerçeve kovana verilerek kovanın kendi anasını üretmesi sağlanır.

Yağmacılık

Arıların kötü huylarından birisi olan yağmacılık arıların toplu olarak kendilerine ait olmayan kovanlara ya da bal kaynaklarına saldırmaları sonucu meydana gelir. Yağmacılık genelde balözü ve çiçek tozunun azaldığı aylarda görülür. Kuvvetli kovanlar zayıf kovanlara saldırarak ballarını yağma ederler. Yağmacılık esnasında ortalık tam bir savaş meydanına döner ve binlerce arı telef olur.

Oğul mevsiminde alınamayıp da uzaklara kaçan oğul arıları kendilerine kışı geçirecek gıda stoklayamayınca, sonbahara doğru arılıklara hücum ederek zayıf kovanların ballarını yağmalarlar. Bu arılara harami arılar denir.

Yağmacılığın belli başlı belirtileri şunlardır:

a)Kovanın uçma tahtasında öldürülmüş arıların bulunması.

b) Kovan giriş deliğinden ya da diğer aralıklardan toplu halde kovana girmeye çalışan arılar ve bunlara karşı savaşan kovanın yerli arılarının görülmesi.

c) Kovandan balla yüklü arıların çıkması. Yağmacı arılar vücut tüycüklerinin kırılması dolayısıyla kara renkleriyle kolayca seçilirler.

Yağmacılık genelde güçlü kovanların zayıf kovanlara saldırmasıyla çıkar. Bu tesbit edilir edilmez saldırıya uğrayan kovanın ağzı kapatılarak bulunduğu yerden kaldırılır, karanlık ve sakin bir yerde akşama kadar saklanır. Baskına uğrayan kovan kaldırıldıktan sonra aynı yerde hırslı bir şekilde uçan arılar duman verilerek dağıtılır.

Yağmacılık bütün arılıkta görülürse, arılığın bir çok yerinde tütsü yakmak gerekir. Ayrıca güzelce hazırlanmış bir körükle arılık sürekli gezilerek, yoğun bir şekilde biriken arı yığınları üzerlerine duman veriler dağıtılır. Fazla hucüma uğrayan kovanların giriş kapıları küçültülür, gerekirse üzerleri bezlerler örtülerek korumaya alınır.

Yağmacılığı Önleme Yöntemleri

a) Kovanları mümkün olduğu kadar geniş aralıklarla yerleştirmek gerekir.

b) Özellikle ilk ve sonbaharda zayıf kovanların uçma deliklerini küçültmek gerekir ya da en iyisi böyle kovanlar bulundurmamaktır.

c) Kovan muayesinde üst örtüsünü yarım olarak açmak ve uzun süre açık tutmamak.

d) Kovanların beslenmesini kesinlikle gündüz yapmamak. Kırda balözü kaynaklarının azaldığı mevsimlerde, bal ya da şerbet kokusu duyan arılar hemen sağa sola saldırarak yağmacılığa başlarlar.

e)Kovana bir gece içinde bitirebileceğinden fazla şurup verilmemelidir.

f) Arılıkta herhangi bir yerde bal bulaşığı, ballı gömeç, propolis kırıntıları gibi şeyleri bırakmamak gerekir.

g) En çok yağmacılık bal sağma mevsiminde olur. Bunun için kovanları kısım kısım sabahleyin tan yeri ağarırken sağmak en uygunu olur. Güney iyice yükselip de yağmacılık belirtileri başlayınca sağımı bırakmak gerekir.

h) Sağılan balların konulduğu depolar arı saldırılarına karşı korunaklı yapılmalıdır. Özellikle arıların girebileceği delikler tıkanmalı ve depo içinde ballar açıkta bırakılmamalıdır. Depo arılıktan mümkün olduğunca uzağa yapılmalıdır.

Arılarda Durgunluk

Arılarda durgunluk genelde bir takım problemlere işaret eder. Bu durgunluğun sebepleri şunlar olabilir:

a) Hava sıcaklığı 14 dereceden düşük 34 dereceden yüksektir. Bu sıcaklıklarda arıların çalışmasında belli bir durgunluk görülür.

b) Kırda balözü ve polen kaynakları çok azalmıştır.

c) Herhangi bir hastalık ya da parazit vardır.

d) Kovanda ana arı yaşlı, sakat, bitli, döllenmemiştir veya hiç yoktur.